Seyahat Arşivim

Ücretsiz seyahatler. Gezilebilecek ve huzur verici konumlar. Kamp ve Piknik alanları.

Random Posts

LightBlog

Breaking

12 Nisan 2012 Perşembe

makedonya yolları taştan -2-





Geçen yazıya bir gezi yazısıymış edasıyla ve alıntısıyla başlayıp sonrasında gaza gelmem ve romanlardan bahsetmem dolayısıyla Makedonya yolculuğumuzu anlatmaya hiç başlayamadım.

O zaman alıntımı tekrardan buraya kopyalayarak yazmaya başlayabilirim.

"İlginç bir yolculuk olacağı daha Tekirdağ'da belli olmuştu, ilk dakikada  otobüsü kaçırdım...." ( Varol, Görkem; 2012, 24 Mart)

Dakika bir gol bir; otobüsü kaçırdım ya da otobüs beni kaçırdı, işyerimden alacaktı beni malum İstanbul yolu üzerinde zaten tesis,  ama otobüs durmadı bastı geçti, benim sinirlenmem, şirket ile konuşmalarımız derken vakit kaybetmemek için bir sonraki otobüsü beklemek istemedim ve yola çıktım otobüs beklemeye başladım. Hava soğuk, karardı ve hiçbir otobüs durmuyor. Sonra bir otobüs geldi durdu, hemen gittim konuşmak için dedim İstanbul’a gidiyorum beni de alın, otobüsümü kaçırdım, geç kaldım, Allah rızası için dedim sevaptır dedim..
Zaten namaz molası için durmuş olan otobüs sakinleri son söylediklerime dayanamayıp beni otobüse almaya karar verdilerJ  Yirmi dakikalık mola sonrası yerime oturdum ve yola koyulduk. Şansıma otobüste sadece bir kişilik yer varmış. Neyse otobüs hareket etti amcalardan biri mikrofonu eline aldı başladı türkü söylemeye desem garip olmazdı herhalde ama öyle olmadı, dua etmeye başladı; zaten tüm otobüs sakallı amcalar ve türbanlı kadınlarla dolu kafası açık tek dişi mahlukat benim, öğrendim ki Çanakkale şehitliğinden geliyorlarmış, adını vermiyim şimdi bir derneğin düzenlediği bir geziymiş, neyse dualar okundu el Fatiha dedik şükrettik.

Sağolsunlar çok yardımcı da oldular bana, Metrobüs durağının tam da önünde bıraktı otobüs beni hatta yolları da bilmiyorum diye aynı istikamete giden bir yol arkadaşı da buldular dolayısı ile otobüsten inip bir metrobüs aktarması ile kadıköye kadar gittim, istanbulda tek araçla bunu yapmak büyük nimet evet uzun sürdü yol ama en azından yok otogar, sonra servis, sonra vapur ve dolmuş seçeneğinden daha iyi olduğu kesinJ

Sabah havaalanında Selda ve Cem’le tanıştım, işlemler ve bekleyiş sonrası uçaktayız, yaklaşık 1 saat 10 dk lık bir uçuş. Ne kadar şanslıyım ki, yanımdaki koltuklar  boş ve ben de uyku manyağı bir insan olarak hemen koltuk aralarındaki aparatları kaldırıp şöyle bir yayılaraktan uyumaya başlıyorumJ

Aleksander The Great havaalanındayız, pasaport sırasındaki amcanın dediğine göre eski havaalanı bayağı bir beter durumdaymış, burayı Türkiye yaptı da azıcık bir şeye benzedi, eskisi hiç adına yaraşır değildi dedi.
Neyse biz en ucuz şekilde nasıl havaalanından şehir merkezine gideriz diye düşünmelerdeyiz, daha önce giden arkadaşlarımdan biri taksiye yaklaşık  20-25 euro ödeyerek gidersiniz dedi, zaten “info pack” te de öyle yazmışlardı. Ama bizim için fazla bu ve nasıl bir otobüs ya da daha ucuz bir alternatif  olmaz diye aramızda tartışmaktayız. Aynı amca maalesef başka yolu yok sadece taksi diyerek yine muhabetimize atlıyor…

Kontrolden sonra bir bakıyoruz Senad ile Anife ordalarJOnlar da kim demeyin, kendileri eğitimimizi organize eden kardeşler. Havaalanına kadar katılımcıları karşılamaya gelmiş olmaları büyük incelik.

Para bozdurmamıza yardım ediyorlar ve bir otobüs olduğunu söylüyorlar şehir merkezine gidebilmek için, oh be işte bu! 100 makedon dinarı , cok da ucuz:D (1 euro= 61 dinar yaklaşık)

Çok açız ve bir şeyler yemek için ölüyoruz malum pegasusta ekstra nefes almak bile parayla:P

Hemen Senad’a soruyoruz ne yiyelim tavsiye ettiğin bir şey var mı diye? Hani oraya özgü bir şeyler denesek diyoruz. Senad şaka mı yapıyorsunuz diyor, bütün Türk yemekleri burada, neyse biz onları havaalanında bırakıp otobüsümüzle ( bu arada şirketin adı Vardar Ekspres- hani gidecek olan arkadaşlar olur kolaylık olsun diye) yaklaşık 20-30 dk içinde Üsküp otogarına varıyoruz. Hemen bizi Struga’ya götürecek otobüs saatlerini öğrendik ve biletlerimizi aldık sonra da aradaki vakitte bir şeyler yemek adına etrafta bir yer aramaktayız. Sonra bir yer kestirdik gözümüze ve oturduk, garsonu çağırdık bir baktık kardeş Türkçe konuşuyorJ Adı da Emrah, diyor ki “çok güzel kebabım var, sizde yok büle kebap”.
Kebap dedikleri şey köfte ama hakikaten çok güzel, salatamızla beraber kendimizden geçerekten  karnımızı doyuruyoruz. Emrah bize jest olsun diye hemen müzikçalara Türkçe de bir albüm koyuyor biz kendimizi memlekette hissediyoruz, aslında daha dur yeni geldik, özlememiştik ki:P

Bu arada Makedonya, insanlara Türkçe konuşabiliyor musunuz sorusuna alacağınız evet cevabı olasılığının, İngilizce konuşabiliyor musunuz sorusuna alacağınız evet cevabından daha yüksek olduğu bir ülke. Çok fazla Türkçe konuşan insan var, o yüzden otobüste restoranda dedikodu falan yapcaksanız Türkçe dikkat edin bizden söylemesiJ

Otogara bir geldik Athena’nın Eurovision şarkısı çalıyor bangır bangır anem noluyor dedik..
Otobüsümüz gelmedi, ortada bir sebep yok ve gelmeyecekmiş nasıl yani?
Neyse ki burada da Türkçe konuşabilen bir teyze var da durumu anlamamıza yardımcı oluyor, mecburen Struga’ya olan biletlerimizi Ohrid olarak değiştiriyoruz ama yolda biyerde inmemiz gerekecek Ohrid’e varmadan. Bu arada otobüste bir İspanyol ve 3 Romanyalı da var onlar da bizim eğitimin katılımcılarımıymış. Selda başlarda İspanyolcasını pratik yapmak adına Pedro ile konuşuyor ama sonra uykuya o da yenik düşüyor ben zaten ondan önce çoktan uyudum:D
Ne mola verildiğinin farkındayız ne de başka bir şeyin o yemeğin üstüne ölü gibi uyumuşuz. İnmemiz gereken yeri yine bize o yaşlı teyze söylüyor, onlar da hatta aynı yerde indi. Sonra yolun ne tarafından gitmemiz gerektiğini, ne taraftan gelen otobüse bineceğimizi falan her şeyi anlatıyor. Rumenler pek inanmak istemeyip inatla Senad’ı aramamız gerektiğini söyleseler de ben ve Selda çoktan teyzenin peşine takılıp öbür yola geçtik bile. Arkamızdan sonra geldiler mecbur, gelen minicik bir minibüse onlarca valizle sığışmaya çalıştık ama teyzeyle yanındaki amcaya yer kalmadı. Biz çok ısrar ettik siz de binin diye ama biz bir sonrakine bineriz dediler. Sen git o kadar yardım et sonra ortada kal iyi mi? Teşekkürlerimizi sunaraktan teyze ile amcaya Struga’ya varıyoruz ve kalacağımız yeri buluyoruz.

tabii ki devamı var:)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder