Seyahat Arşivim

Ücretsiz seyahatler. Gezilebilecek ve huzur verici konumlar. Kamp ve Piknik alanları.

Random Posts

LightBlog

Breaking

28 Nisan 2012 Cumartesi

Cape’ te ikinci CS ev sahibimiz ve yeni bir macera..





Önce Vedat ve Tahsinin nerde olduğu konusuna açıklık getirmeliyim:) bir önceki yazımı sahi onlar ve İtalyanlar nerde diye bitirdiğime göre..

Vedat ve Tahsin fazlasıyla kanka oldukları Pakistanlı kardeşleriyle biraz daha vakit geçirdiler ve bizden bir gün sonra geldiler Cape Town’a. Tam emin değilim sanırım onlar da İtalyanlarla beraber bir gece onların kaldıkları hostelde kaldıktan sonra Vedat’ın daha yola ilk çıkış anından beri(19 haziranı kastediyorum)  gösterdiği muhteşem iletişim yeteneği sayesinde, Mezopotamya diye bir restoranı işleten kardeşler bulup onlarla kalmaya başladılarJ

Valla havaalanına kadar da karşılaşmadık onlarla desem :/ Haberleşmeye ve buluşmaya çalıştık ama bir türlü olmadı işte. Onların programları farklıydı bizim ki farklı..Zaten birazdan anlatmaya başlayacağım üzere 2. evimize geçtikten sonra bizim de programımız daha yoğun bir hal aldı. İtalyanlarımızı da çalaraktan (!) ümit burnuna falan gitti onlar maalesef bizim vaktimiz yetmedi orayı görmeyeL

Neyse ben yeni maceramızı anlatmaya başlayayımJ O sabah ( yani ordaki 4. günümüz) Pravanya ve Kapil’le vedalaştık, onlara küçük hediyelerimizi bıraktık ve şehir merkezine geldik. Sath ( kendisi ikinci evsahibimiz) bizi arabasıyla gelip aldı ve evine götürdü eşyalarımızı bırakmamız için. Araba Masa Dağı’nın eteklerine doğru tırmandıkça gideceğimiz evi fazlasıyla merak etmeye başladık. Zira Pravanya’ya adresi gösterdiğimizde oranın zengin bir bölge olduğunu söylemişti ama arkamızda Masa Dağı önümüzde muhteşem okyanus manzarası kocaman bir villaya gitmeyi ummuyorduk açıkcasıJ Sath katılması gereken bir toplantısı olduğunu ama öncesinde bizi bir şeyler ikram etmek için bir yere götürmek istediğini söyledi. Fazla centilmen, kibar ve düşünceli iyi bir beyefendi ile karşı karşıyayız. Bir İtalyan kafesine giderek bir şeyler yedik içtik, kısa bir sohbetin ardından da Sath bizi Long Street’e bıraktı. Caddede o kadar güzel, değişik, konsept dükkanlar vardı ki, tüm günümü orada geçirebilirdim. Daha önce gözüme kestirdiğim tüm dükkanlara girdim çıktım hele antikacı bir teyzem vardı ki onun dükkanında saatler harcadım, kutu koleksiyonum için eski kutular ve başka şeyler de aldım.
Bir de hediyelik eşya olayı var:/ Cadde de ve civarında çok fazla hediyelik eşya satan mağaza, dükkan ve sergiler var ve bizim de elimizde uzun bir liste, kimlere hediye alınacak diye… Gezdiğim yerlerde hatıra olsun diye bir şeyler almayı seviyorum tabii ki ama zaten gönüllü gittiğimiz tüm bu etkinliklerde tüm paramızı bu işe yatırmak ve bazen sırf almak zorunda olduğun için strese girip hediyeler aramak bazen çok can sıkıcı:/ 40 gün boyunca neredeyse hiç para harcamamıştım cebimden ama hediyelik eşyalar için bayağı bir para harcadık Cape Town’da, şehir turistik, fiyatlar fazla neyse ki pazarlık kabiliyetim var :P Kızlar bir şey beğendiklerinde gelip beni buluyorlardı gel pazarlık yapalım diye :)) dünyanın çenesini döktüm o günlerde ama işe yaradı..



Aslında Afrika’da yaptığım hediyelik eşya alışverişi can sıkıcı değildi, yani bir daha öyle bir coğrafyaya gider miyiz meçhul ve gerçektende hediye almak istediğim insanlara hediyeler aldım. Ama mesela Makedonya’ya gittiğimde gerçekten bizden farklı olan pek bir şey yoktu ve çok zorlandım farklı bir şeyler bulmaya çalışırken :S

Neyse tekrar konumuza dönüyorum, tüm günümüzü şehir merkezinde geçirdik o gün;dükkanlar, alışveriş, müzeler ve sanat galerisi… Company’s Gardens’ taki milli sanat galerisi oradaki 3. evimiz gibi oldu, kaç kere girdik çıktık inanın hatırlamıyorumJ
Akşam Sath bize yemek hazırlayacak –yemek pişirmeyi çok seviyor- 9 yaşlarında bir oğlu var onunla birlikte yaşıyor o koca evde, hatta biz kendimizi yabancı hissetmeyelim diye de oğlunun bakıcısı ve onun arkadaşlarını da davet etmiş. O akşam bize gerçekten leziz ve kocaman bir masa kurdu.
O gece masada konuştuk sohbet ettik. Sath eski devlet adamlarından, bakan danışmanlığı yapıyor şu an aynı zamanda da bizi ertesi gün götüreceği kukla festivalinin direktörlüğünü de yürütüyor. Coachsurfing’ i yeni keşfetmiş biz de 3. misafir tayfasıyız, gezmeyi cok seviyor, oğlu ile bir dolu yere gitmişler bir sonraki durakları da Arjantin‘di . Siyasetten ülkelerden konuştuk, sürgüne gitmiş 10 yıl Dublin’de yaşamış. Türkiye’ye de gelmeyi çok istiyorlar biz de davet ediyoruz ve gezi planlarını bile çıkarıyoruz şimdidenJ

Aynı gün kardeşimin doğum günü ve ben herkesi deli gibi özlemiş bulunmaktayım. Telefonda onlarla konuşup hep beraber olduklarını öğrendiğimde ve her birinin tek tek sesini duyduğumda o kadar fena oluyorum ki sanırım o gece bir daha toparlanamadım:/ Bu olayın başka bir boyutu tabii ama paylaşıyorum işte…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder