Seyahat Arşivim

Ücretsiz seyahatler. Gezilebilecek ve huzur verici konumlar. Kamp ve Piknik alanları.

Random Posts

LightBlog

Breaking

28 Şubat 2012 Salı

Capetown -4-

Masadağı'na tırmanış öncesi fotoğrafımız ile bitirmişim bir önceki yazımı... Yavaş yazıyorum farkındayım bayağı parçaladım capetown hikayesini ama artık çalışıyorum ve her istediğimde yazamıyorum maalesef:/ Tabii bir de ilham perisinin gelmesi gerek:P Biliyorum öyle çok edebi şeyler yazmıyorum ama yine de yazmak istemem lazım işte..


O gün tırmanışımız oldukça uzun sürdü ve bizim de canımız çıktı resmen:( İtalyanlar ceylan gibi seke seke en önden giderken, 3-4 adımda dinlenmek için mola veren biz Türkler işi yavaşlattık itiraf ediyorum:D Hele bir de on beş dakikada bir verilen sigara molaları beni de isyan ettirdi zaman zaman yalnız yürüdüm ... Hatta yukarıya tırmanıp aynı yoldan geri dönen kişiler gördük , düşünün biz hala tırmanıyoruz:)

Hava güzeldi, zaman zaman karardı, bazen güneş açtı, bazen şelaleler yüzünden yağmurlu bir havadaymışçasına tırmandık, ıslandık biraz ama her seferinde arkamıza dönüp de muhteşem manzarayı görünce buna değiyor deyip devam ettik.. Şehir ayaklarınızın altında, sonrası okyanus; dayanamayıp her arkamı döndüğümde bu manzarayı çekmeliyim deyip bir dolu fotoğraf çektim. Onları da paylaşacağım merak etmeyin;)

Tepeye sonunda vardığımızda dağın öbür tarafından da okyanus manzarasını görmeyi çok istedik ama ne yazık ki kocaman bir sis bulutunun içinde bulduk kendimizi:/ - O yüzden hava durumu oldukça önemli eğer Masa Dağına gidecekseniz- Ama daha önce de söylediğimiz gibi hav diğer günler daha da kötü olabilirdi ;malum mevsimlerden kış bizim oradaki günlerimiz sayılı..

Sonunda zirvedeyiz ama bu zirve diğerlerinden farklı;  dağın adını da masa yapan bu özelliği zaten. Etraf sis olduğundan pek bir şey göremiyoruz. Çok üşüdük ve acıktık ama tepedeki kafe bizim için oldukça pahalı o yüzden oturup bir şeyler içemedik:/ Sadece hediyelik eşya dükkanını turladık biraz , orada da her şey çok pahalı , dükkanın en ucuz malları kartpostallar , hal böyle olunca da birer "postcrossing " üyesi olan Nilay ve ben kart almakla yetiniyoruz..



 Aşağı inme vakti; teleferiğin 90 Rant olduğunu öğrendiğimizde hadi yürüyerek inelim biz diye düşünmedik değil..
Çok pahali ve topu topu 3 dk sürüyor aşağı inmek, oysa biz çıkmak için ne cefalar çektik.. Telefer,k inerken aynı anda dönüyor ki manzarayı herkes eşit görebilsin ama zaten 3 dk çabucak geçiveriyor. Karnımız aç , üşüdük ve çok yorgunuz; bir an önce sıcak yuvamıza dönmek istiyoruz , ev sahibemiz bize yemek hazırlayacak bu akşam:) Hemen markette bir iki şise şarap alıp - boş elle gidilmez hesabı-  evin yolunu tutuyoruz. Pravanya bize meksika usulü bir yemek hazırlamış bol acılı ve tavuklu, ardından da güney afrikaya özgü bir tatlı adını tam anımsamıyorum ama tadına bayıldım, afrika ve yemeklerle ilgili yazacağım yazıda söz adını öğrenip paylaşacağım.







Sonrası bol sohbet , ertesi gün planları, ve dönüş yolculuğumuzu nasıl yapsak diye tartışılan ve üretilen onlarca alternatif,,peki sonra neye mi karar verdik ? "we love emirates" tekrar ve tekrar :)))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder