CapeTown -3-

Evett Capetown'daki ilk günümüzdeyiz ve ilk ev sahibimizin evini bulmaya çalışıyoruz. Şehir merkezinden bayağı uzaklaştık... Ve geldiğimiz site oldukça iyi lüks bir yere benziyor, tek katlı evlerden oluşan siteye güvenlik sonrası adım atıyoruz ve karşımızda Pravanya , Kapil, Diego ve Cooper:))) Çok çok eskilerden 2-3 kuşak  ya da 4 kuşaktı öncesi Hindistandan gelmiş Afrikalı dostlarımız Pravanya ve Kapil çok misafirperverler:) Kedileri Cooper ve köpekleri Diego da öyle.. Profosyonel Coachsurfer olmuşlar ,seyahat etmeyi ve sporu çok seviyorlar, Pravanya futbol oynuyor , hatta bizi bir gün halı saha maçına bile götürdü.. Evde de bol bol futbol oyunları oynuyorlar. Bizi çok güzel karsıladılar , şehirle ilgili bir dolu harita , broşür çıkartıp anlattılar, neler yapalım, nerelere gidelim , hangi yol daha uygundur gibi bir dolu tavsiye... Dünyanın bir ucunda hiç bilmediğiniz bir şehre gittiğinizde daha ne istersiniz ki?

O gece sohbetler edildi, ertesi günler için planlar yapıldı, tavsiyeler alındı. Planlarımızdan biri "Table Mountain" ı yani masa dağını görmek ama mevsimlerden kış, hava geldiğimiz bölgeye  nazaran çok daha soğuk, yağışlı ve rüzgarlı:S Bakalım uygun bir gün kollayıp şansımızı denicez artık:)

Ertesi sabah ev sahiplerimiz iş için evden çıkarken biz de onlarla birlikte müthiş bir soğukta evden çıktık. Hemen italyanların yanına doğru yola koyulduk ki erkenden günün planını yapalım. Bir yandan  da marketten kahvaltılık bir şeyler almaya çalışıyoruz; kahvaltı ucuza çıksın, paramız her şeye yetsin önümüzdeki günlerde diye.
Kahvaltıydı, italyanlarla buluşmaydı derken , hava da az çok gün boyu nasıl olacağını belli etti bize. Güneş azıcık yüzünü gösterip yağmur da yağmıcakmış gibi yapınca dedik ki gün bugündür, o zaman bugün Masa Dağı'na çıkalım. Zira önümüzdeki günlerde nasıl bir hava ile karşılaşırız belli olmaz, ee masa dağına çıkmadan da CApetown' a gittik diyemeyiz... Masa Dağı çok ünlü şehirde hatta şehrin simgesi, şehir arkasını dağa yaslamış önü de okyanus:)

Taksiye atladık ve dağın eteklerine geldik; şimdi iki yol var ; ya teleferikle inip çıkacaksın dağa ya da yürüyüş yolu var orayı kullanacaksın. Tabi teleferikle çıkıp yürüyerek inmek ya da yürüyerek çıkıp teleferikle inmek de mümkün. Gerçi böyle olunca dört farklı yol oldu değil mi?

Neyse biz taksicinin bize verdiği tavsiyeye uyarak yürüyüş yollarından yukarı çıkalım aşağıda teleferikle ineriz dedik , dediğine göre ortalama 2 saat tutuyormuş yukarı varmak. Ama nereden bilebilirdik ki bizim grupla yukarı varmaya çalışmak yaklaşık 4 buçuk saatimizi alacak:S

İşte bu da tırmanışa başlamadan önce taksicimizin bizi çektiği fotoğraf;