Seyahat Arşivim

Ücretsiz seyahatler. Gezilebilecek ve huzur verici konumlar. Kamp ve Piknik alanları.

Random Posts

LightBlog

Breaking

3 Eylül 2012 Pazartesi

antep entep ayıntap:)

" Çingene kızı ise dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerini bekliyor; yüzü bir daha hiç toprakla örtülmemek üzere..."





Daha henüz eski yazılarımı tamamlayamadan yeni yol hikayeleri ile karşınızdayım..Afrika yazılarım bitmedi, Makedonya maceram yarım kaldı, iç muhasebe yazılarımın 2.sini yazdım ama bilgisayara aktarıp yayınlayamadım henüz:/ Hatta bugün hatırladım da Eric'le ilgili bir şeyler yazacaktım unutmuşum..
Velhasıl kelam yazacak çok şeyim var ama ben şimdi yeni bir macera ile karşınızdayım:) Merak etmeyin onlar da elbet bir gün tamamlanacak...

Efendim yeni destinasyonumuz Gaziantep!! Aslında kente 3. gelişim ve sebebi ziyaretimiz biricik Serkan'ımızın hayat eşini bulmuş olması ve nikah törenimiz:) İlk gelişim de antepe yine bir arkadaşımın düğünü sebebi ile olmuştu bakınız; http://rengarenkkk.blogspot.com/2011/01/gelinin-attg-cicegi-ben-tuttum-eee.html 
2. gelişimde Gapgenç festivale katılmak içindi ve inanılmaz keyifli bir tren yolculuğu yapmıştık Eskişehir'den Antep'e kadar.."çuf çuf çuf " adlı yazımda ondan da bahsediyorum azıcık: http://rengarenkkk.blogspot.com/2011/12/cuf-cuf-cuf.html

Aslında uzun uzun  festivali anlatmayı planlamıştım ama  yazamamışım :( sadece şu yazı var; http://rengarenkkk.blogspot.com/2011/05/yedik-ictik-geldik.html

Veeee bu 3. gelişim aslında geçen yıl bu zamanlar Merveciğimin düğünü için de gelmeyi çok istediydim ama kısmet olmadı :(

Neyse bu maceramıza gelecek olursak artık uzun bir girizgahtan sonra, Sabiha Gökçen Havaalanında sabahladığımdan ötürü- çünkü uçağım sabah 5:45 te idi- uçağa nasıl bindim ne ara kalktık indik vardık hiç hatırlamıyorum desem abartmış olmam inanın...
Eve geldikten sonra biraz daha uyuyup Kilisten gelen misafirlerle  kahvaltı ettim ve kendimi Zeugma Mozaik Müzesine attım,  Antep'e daha ilk gelişimde gitmeyi çok istediğim  bu müzeye önceki iki gelişimde de gidememiş olmam büyük talihsizlik ama dün yine dedim ki "her işte gerçekten bir hayır varmış" çünkü bu müze yeni açılmış; daha önce mozaikler şehir merkezindeki Gaziantep müzesinde sergileniyormuş ve yenisinden sonra eskisini ve o harap haldeki müzeyi görmek büyük hayalkırıklığı oldu bana ve ve dedim ki iyi ki ilk burada yeni binasında gördüm mozaikleri..

Mozaik pek severim ben sebebini bilmem ama severim, daha önce de 2009 yılı mayısında Hatay'a gittiğimde oradaki müzeyi de ziyaret etme şansına erişmiştim..

Yeni açılan müze binası çok güzel olmuş o mozaiklerin şanına yaraşır bir sergileme hele şehrin simgesi haline gelen ve adını "çingene kızı" koydukları mozaik öyle bir sergileniyor ki kutsal bir törene gidiyormuşcasına ilerliyorsunuz karanlık odaya.

Müze binası için de çocuklar için hazırlanmış bir köşe ve bazı oyun kısımları da var, dokunmatik ekranlarda birbirinden farklı ve eğlenceli oyunlarla ben bile epey vakit harcadım o denli:) Girişte, müzeyi ziyaret etmeden önce izlemenizi tavsiye ettiğim, bir 3 boyutlu video sergileniyor. Ama video izlemek için 3D olduğundan gözlükler almanız gerekli şu an ki fiyatı :3 TL, giriş ücreti müzeye : 8 TL, eğer müze kart almak isterseniz benim gibi ve öğrenciyseniz 15 lira ödemeniz gerekiyor, yetişkinler için müze kartın fiyatı 30 lira ve müzenin içinde bilgilendirici kulaklıklar ile gezilmek isteniyorsa onlara ekstra 5 lira ödemek zorundasınız.
Müzeye giriş ücreti olarak 8 lira verdikten sonra ekstra video ve kulaklıklar için para ödemek yeterince saçma ama tabii devlet yine vatandaşı soymaktan geri kalmıyor. sonra gezmek pahalı deniyor ama bunları görünce de hak veriyorum. Bir çok antepli henüz müzeyi ziyaret etmemiş, kişi başı bu kadar para öderse adam ekmek almaya parası kalmaz asgari ücretle çalışıyorsa haksız mıyım?

Neyse eleştiri kısmına son verip müzeye dönüyorum, video izlenmeli bence müzeyi dolaşmadan önce o zaman daha bilinçli dolaşıyorsun, bina çok yeni ve çok güzel tasarlanmış, hatta müze binasının hemen karşısında bir de kongre merkezi var yanında da dösim ama çok pahalı herşey içeride, bir çanta beğendim ve alamadım anca kartpostal alabildim maalesef:S

Müzeden çıkarken yabancı olduğunu tahmin ettiğim bir kadına Türkçe bilmiyordur diye yardım amaçlı yanaştım; görüntüsü o kadar yabancıyım diye bağırıyordu ki, önyargılar işte , yaklaşınca bir baktım kadın çatır çatır Türkçe konuşuyor.. Hatta hiç Türkiye  dışına çıkmamış, Türkçeden başka da dil bilmiyorum dedi şaşırdım, Polonez köylüymüş, dedesinin babası ya da dedesi göçmüş tee ne zamanlar. Rus ordusundaki bir tabur Leh asker kendi ülkelerine yani Polonya'ya karşı savaşmak istemeyince Osmanlıya sığınmışlar, Osmanlı da onları Polonez köye yerleştirmiş köyün adı da ondan Polonezköy olmuş zaten...

Neyse bu kısa bilgilendirmeden sonra konuma dönüyorum:) Zira bu hatun günün geri kalan kısmı yol arkadaşım oldu, onunla sohbet ederek mozaik müzesinden çıktık ve eskiden mozaiklerin sergilendiği Antep müzesine gittik, yukarıda hayal kırıklığımdan bahsetmiştim sanırım buraya dair.
Hava oldukça sıcak neyse ki Tekirdağ ya da İzmir gibi nemli değil de kuru bir hava bu da daha katlanılır kılıyor bence. Yolda "karsambaç" isimli bir içeçek satılıyordu hemen aldık denedik, nedir o derseniz, Serkan'ın anlattıgına göre önceden buzdolabi yok tabii, dağlardan kar indirirler satarlarmıs , sogutmak için kullanırmış insanlar içeçeklerini falan, burda da büyük kar kitleleri var adamın tezgahında bir bıcakla kazıyarak bardaga dolduruyor, üstüne de bir kaç farklı aroması var hangisini seçersen şurup kıvamında bir şey döküyor oluyor sana karşambaç:)
İkinci müze ziyaretimiz sonrası Kaleye doğru yürüyoruz ve çarşıya atıyoruz kendimizi, şimdi çarşı deyince hangisi diyebilirsiniz, Kalenin eteklerinde eski bir çarşı var ama yine de kendi aralarında baharatçılar, bakırcılar gibi isimlere ayrılıyor ama genel olarak Bakırcılar çarşısı deseniz sizi oraya götürürler, kesinlikle Antep'e gidilince görülmesi gereken bir yer, neyse biz kendimizi attık çarşıya kahve içmek istiyoruz nerde içsek nasıl yapsak derken bakkaldaki amcayla koyu bir sohbete dalıyoruz ve kendimizi eski bir Antep evinde buluveriyoruz:) Ne işimiz mi var orada? Sohbet sırasında bakkal amcaya eski yapıları sevdiğimizi soyledık satılık eski bir antep evi varmış kalenin eteklerinde carşının içinde biz de hadi görelim bari deyip bakmaya gittik, ev baktığımızı düşünüp satın alacağız sana başka bir dükkan sahibi de kendi satılık evini göstermeye pek meraklı cıktı , hemen dükkanın üstündeki evin terasında bize türk kahvesi bile ikram ettiler.

Kahve sonrası acıktığımızı farkettik, Antep'e geçen gelişimde Serkan'ın bizi götürdüğü bir lahmacuncu var idi : "Çıtır Lahmacun". Orayı nasıl buluruz diye düşünürken gelin sizi başka bir lahmacuncuya götüreyim dedi bizim dükkandaki amca, eh dedik orayı deneyelim madem ertesi gün de Çıtır'da yeriz. Aman gitmez olaydım yemez olaydım ;( hayatımda yediğim en acı şey iyi ki akşam "İmam Çağdaş" ta randevum var da orada yemek yiyebileyim diye sadece bir lahmacun ısmarlamıştım ve onu bile bitirmek tam bir kabus oldu ikimize de. Eğer benim gibi acıya alışık değilseniz aman dikkat mideniz ağzınız dudaklarınız yanar biter kavrulursunuz, hiç abartmıyorum:(

Çıtır Lahmacundan bahsetmeden edemeyeceğim bence Antep'te lahmacun yenicelek tek adres, aman sen ne bilirsin demeyin zira Serkan'ın tavsiyesi, biz de test ettik onayladık kocaman bir grup olarak defalarca dolayısı ile ne yapın edin bulun çok zor değil bulması aslında bakmayın benim beceriksizliğim oldu :P

İmam Çağdaş'a gelince akşam orada bir arkadaşımla buluşup Ali Nazik Kebabı yedim, bir diğer favorim de "Simit kebabı". Ama en çok bakır tasta getirdikleri buz gibi ayranlarını seviyorum. Hangi Antepliyle konusşam Antepteki en iyinin orası olmadığı söylüyorlar iyiler tabi ama en iyi değil daha iyileri de var imiş. Ama adamlar reklam işini nasıl yönettiler bilmiyorum ama Antep deyince herkesin aklına ilk orası geliyor bu bir gerçek..

İşte Antep'te ki ilk günün özeti, özet mi ? aslında bayağı uzun oldu daha devamı var bekleyin :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder