Seyahat Arşivim

Ücretsiz seyahatler. Gezilebilecek ve huzur verici konumlar. Kamp ve Piknik alanları.

Random Posts

LightBlog

Breaking

12 Haziran 2012 Salı

19 mayıs 2011- 19 mayıs 2012 bir iç muhasebe..

bir yıl geçti üstünden,,,,19 Mayıs, ,,geçen sene bu tarihde İzmir'deydim.Yüksek lisansımı yapmakta ve aynı zamanda haftada bir-iki gün de rektörlükteki ofiste çalışmaktaydım.Projem kabul edilmişti, onun hazırlık telaşı vardı, hatta hatırlıyorum ; 20 Mayısta onunla konak belediyesine görüşmeye bile gitmiştik.

Zor bir yıl oldu benim için;  yüksek lisans benim gibi tembel bir bünyeye biraz ağır geldi. Konudan uzak olduğum bir alan olunca , çok okumak , çok ders çalışmak gerekti :( Tam manasıyla layıkı ile yaptım diyemem ama yine de üstesinden geldim. İlk dönem bırakıldığım ders dışında bütün derslerimi verdim , tez konumu belirledim ve tez danışmanımı seçtim.

Yüksek lisansa başlarken aklımda akademi vardı aslında, neden olmasın demiştim. Gençlikle ilgili çalışmak istiyorsam üniversite kanalıyla da onlara ulaşabilirim. Hem uluslararası ilişkiler alanını da pek sevdim hatta lisansımı neden uluslararası ilişkiler okuyarak yapmadım ki ben diye pek hayıflandım. Bu alanı hala seviyorum ve okuyorum ama akademik hayatın bana göre olmadığını anlamak uzun sürmedi. Dedim ya bu bünye o kadar çalışmaya alışkın değil:)

Hem farkettim ki ki ben saha adamıyım. Gençlik çalışmalarında sahada olup , hareket halinde olmak beni daha mutlu eder , öyle bir odaya kapanıp kitaplar arasında boğulamam. Evet yazmayı seviyorum ama o kadar akademik yazamam dedim. Böylece bunun da bana göre olmadığını anladım ve seçeneklerim arasından çıkardım.

Sonra bir ev değişikliği yaşadım yıllardır aynı evi paylaştığım insanla yavaş yavaş uzaklaştık. Okul bitince , onun iş hayatı başlayınca, ortak noktalar azaldı, onun artık başka bir hayatı vardı. Yaptığım şeylerden dolayı kendini suçlu hissetmek çok fena bir duygu :/ (eğitimler, projeler ve devamlı hareket halinde olmam; evde fazla vakit geçirmiyordum)

Yaptıklarına saygı gösteriyor gibi yapıp ama aslında boş şeyler olduğunu düşünmeleri insanı mutsuz ediyor.Diğer yandan da sorumluluk duygusu (hem eve hem de ona karşı olan) beni boğmaya başlamıştı ve kendimi çok huzursuz hissediyordum. Arada isimlendirilmeyen bir gerginlik vardı; belki de bir sebebi yoktu bilmiyorum; O bana gelip söyleyemiyordu ben yaptım.
Hem de izmirden taşınmama sadece 4-5 ay kalmışken yeni biri ev telaşına girmek ne kadar saçmaydı benim için , bunu bile bile yaptım.
    Burda kesinlikle bir suçlama yok olaki blogumu okur da bu yazıyı görürse diye yazıyorum onun da buna çok ihtiyacı vardı kesinlikle anlayışlıyım bu konuda hem öyle olmasa o bana gelip söyleyemezken gidip de ben ona söylemezdim. Tek başına yaşamaya da bir düzen kurmaya da ihtiyacı vardı. Ben bir nevi ayak bağıydım onun için... Asla böyle düşünmemiştir belki benimki kaba bir tabir oldu ama artık ilişkimizi zedelemeden ayrılmak en iyisiydi. Çünkü eğer hazirana kadar bekleseydik eminim böyle oturup konuşarak, sorunsuz bitmezdi..

Fazla özel konularda mı yazıyorum acaba? Ama bu son bir yılın muhasebesi kendi içimde ve okuyanlar da belki birkaç bir şey çekip alırlar kendileri için..Ne de olsa hayat deneyimi ve deneyimlerimizi paylaşarak başkalarına yardımcı olabiliriz. Hem blog da bir nevi günlük değil mi canım..hep gezdiklerimizi yazacak değiliz ya..

Evet işte sonra ben başka bir eve taşındım, yeni bir ev arkadaşım oldu ve iyi ki de oldu:) Onu tanıdığım için memnunum çok...

Sonra yıllardır beraber olduğum, kardeşim gibi olan her şeyimizi çoraplarımızı bile paylaşıp sonra durmadan kavga ettiğimiz ama bir türlü de ayrı kalamadığımız bir arkadaşımla yollarımı ayırdım; çok çok ağladım, çok üzüldüm, çok kırıldım ve o kırık kalp birazcık yumuşasa da bu kadar zaman içinde asla eski haline gelmedi, gelmez de artık..

Eğer dostlar ya da dostum dediğiniz kişiler ya da arkadaşlar okadar çok şey paylaşıyorken diğer yandan yaptıklarınıza saygı göstermiyorsa, yada gösteriyorlardı belki ya da öyle söyleyip öyleymiş gibi davranıyorlardı, ama arkadan boş şeyler yaptığımı düşündükleri okadar belliydi ki..İşte bu çok can yakıyor; yaptığın, mutlu olduğun, yaşadığın hiçbir şeyi anlatamıyor ve paylaşamıyorsun:(( bu çok acı, çünkü sen heyecanla anlatırken onda aynı heyecanı ve mutluluğu göremezsen eğer anlatasın kalmaz.. Bir  süre sonra hiçbir şey anlatamaz hale gelirsin.. Senin için çok önemli bir gelişmeyi . mutluluğunu onunla paylaştığında ondan gördüğün tepki bir süre sonra seni ilişkinizi sorgulamaya iter. Eğer benim mutluluğumu paylaşmıyorsa gerçekten yakın arkadaşım mı diye?

Sonra zaten bilinçaltında olan düşünceler bir anda yüzeye çıkar ve ağızdan dökülür. O an senin için gerçekte ne düşündüğünü öğrenirsin ve ipler kopar!!

Madem bu kadar farklıydık, bu kadar uzun süre nasıl böyle yakın olduk diye düşünmeden yapamaz insan...Belki de o zamanlar hayatlarımızdaki ortak noktalar daha fazla idi; okul , sınavlar, ödevler, sunumlar, iş hayatımız, çalıştığımız ve staj yaptığımız yerler hep aynıydı. Bu yüzden bunlar dışında kalan hayatlarımız ya da benim hayatım diyelim onlar tarafından tolare edildi. Okuyan da tolare edilcek birşey yaptığımı sanacak:)))) Onlara göre öyle olmalı , ondan öyle yazdım...

Neler yaptığımı da yazayım bari de okuyucu kötü şeyler yaptığımı düşünmesin:P
Üniversiteyi kazanmamla birlikte yani izmire taşınmam ki bu 2004 senesi olmakta- şu ana kadar hep içinde bulunduğum farklı sivil toplum kuruluşları , projelerim ve gönüllülük hayatımda oldu; Bu az önce saydığım şeylerin dışında (okul, dersler, staj vs) hep içinde çalıştığım bir kurum, takım, bir proje, gidilecek bir kongre, eğitim,  katınılması gereken bir toplantım hep bir gönüllü faaliyetim oldu. bu hala da devam eden bir süreç, süreç değil aslında bu böyle ben buyum ve böyle gidecek...

Neyse işte bu geçen bir sene içerisinde bazı kişilerle ilişkiler zayıfladı bazıları ile koptu. Tabii olayı dramatize etmeye gerek de yok ve ben bunu normal karşılamayı öğrendim.

Özetle bazen hayatının bir döneminde yoğun bir şekilde zaman geçirdiğin insanlar olabilir, sonra bir şeyler değişir; koşullar ortam, ortak noktalar vs... En önemlisi insanlar değişir ve o insanlar hayatlarımızdan çıkarlar, ya da bazen siz çıkarırsınız ya da ya da ortaklaşa kararlar alınır bazı bazı...

Buradan varacağım nokta şu ki; insanlara versanyın etmek, sitem etmek yersiz. Hayat bu!! Bazen öyle oluyor, artık hiç aramıyor sormuyor demek, nankörlükle suçlamak şart değil. Hem bazen karşındakini suçlamadan önce kişinin kendine de bakması gerekli değil mi?

Bu süreçte hiç üzülmedim mi? Üzüldüm tabii böyle olmasına, ama öğrendim bunun olabileceğini ver normal olduğunu..

Devamı var tabii ki daha neler oldu bir sene içinde ve başka dersler de aldım hayattan onları da yazıcam efendim takipte kalın...

19 mayıs 2012


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder